Köyümüzde kullanılan kelime ve deyişler...
Açıklama:
1) Bazı kelimelerde
yanında yıldız bulunan (*)ünlü harfler uzun okunursa, kelime, anlam kazanır.
2) Günlük konuşmalarımızda bazı kelimelerin esas hallerindeki son harfler düşmüştür, o halleriyle kullanılmaktadır; "gel" yerine "ge" gibi.
3) Bunlar bizim kültürümüz diyebileceğimiz ve anne-babamızdan veya çevremizden duyduğumuz kelime veya deyişlerdir..
4) Yanlış bilineni, farklı bilineni veya bilmediklerimiz çoktur. Bunların bir başlangıç olması dileklerimizle ..
Toplam Kelime : 261
a |
A |
Aga (.-) |
Abi |
Aha (..) |
1) İşte anlamında bir işaret sözü, 2) Şaşkınlık sözü |
amederi (....) |
üstünkörü, özensiz, her an yıkılacak, bozulacak gibi |
Andavallı (....) |
Kendini bile idare edemeyen zavallı durumunda olan kişi |
Angare (.-.) |
İmece; beraberce bir işi köy adına yapma |
Appacık (-..) |
Beyaz, temiz, çok temiz |
Aretlik (...) |
Ahretlik, ahret kardeşliği (erkekler için) |
arşak (-.) |
iplik eğirmede kullanılan iğe takılan ve iğin düzgün dönmesini sağlayan ağırlık |
Arış |
Öküz arabasının bir parçası |
ayink |
kadınların, kendi aralarında düğün veya başka bir nedenle yaptıkları eğlence; oyun oynamaları |
ç |
Ç |
çamka |
El veya (hayvanlar için) pençeleri ile vurma, çamkalamak:tırmıklamak, el ile almak |
çüğür |
meyva ağacının iri dikeni |
çekelez |
Sincap |
çemkirmek |
kızgınlıkla ve hiddetle (hedef gözetmeden) söylenmek |
çepel |
İçine yabancı madde karışmış madde |
çepin |
Fide gibi küçük bitkileri çapalamak için kullanılan küçük çapa. |
çetlemik |
yabani keçiboynuzu veya yabani fıstık ağacı |
çınkı |
Ateşin yanarken etrafa saçtığı, küçük yanan parçaları |
ö |
Ö |
öcelen olmak |
Ani bir durum karşısında, telaşlanıp elin-ayağın birbirine karışması; acele ile sorunu çözmek için davranmak |
önkatlama |
Toplayıp götürme; derleme, toparlama |
örende (-..) |
üvendere; uzun ince ucu çivili, hayvanları dürtmek için kullanılan sopa |
ü |
Ü |
üflük |
ıslık |
ünnemek |
çağırmak |
b |
B |
Badılcan |
Patlıcan |
Bağdaş kurmak |
Kişinin ayaklarını önüne, üst üste koyması ve oturması |
Böğürmek |
1) Sığır cinsi bir hayvanın güç gösterisi olarak bağırması, diğer biri(leri)ne meydan okuması 2) Çok öfkeli birinin yüksek sesle bağırması(nın anlatılması) |
Böğet, bövet |
Su önüne yapılan engel; a)Bövet kurmak b)Bövet yapmak |
böğlek |
ilkbaharda sığırlara musallat olan bir sinek; sığırları ısırarak yumurtalarını sığır derisi altına bırakıp üreyen bir asalak sinek |
Büber |
Biber |
Bici (..) |
Civciv |
bicik |
Bir tane |
bigeremiye; birgereme |
aynı büyüklükte |
Bocut |
Ağzı geniş, küçük testi |
Bondürük (-..) |
Boyundürük; İnek veya öküzlerin boynuna takılarak arabayı çekmesi sağlanan alet, düzenek |
Bozarmak |
Herhangi bir etkiden dolayı bir şeyin renginin değişmesi, koyulaşması, bozulması |
Buba |
Baba |
Bubamoğlu, bubamolu |
1)Genellikle, erkek kardeşlerin büyüklük sırasına bakılmadan birbirlerine hitap şekli 2)Samimi birine hitap şekli |
Burunsuluk |
İnek, öküz gibi hayvanların burnuna takılan ve bir şeyler yemelerini engelleyen örgülü alet; sepet |
Buymak |
Üşümek, donmak |
Bıldır |
Geçen sene, geçen yıl |
Bıydi (.-) |
Buğday |
c |
C |
Câre (-.) |
Sigara |
cerge |
Keçi veya koyun kışlakları yanına yapılan ve çobanın içinde barınabileceği yapı. |
cidyeni |
En yeni (olan) |
Cigara |
Sigara |
cılasılım |
(Acıma duygusu ile) çok güzel, çok iyi |
cırcır |
1)Fermuar 2)20-25cm çapındaki çelik halkadan yapılan ve kıvrık bir telle sürülen oyuncak 3)İshal |
cırcır böceği |
Ağustos böceği |
d |
D |
Dada |
Çocuk |
dalap etmek |
bir şeyi yapmak için atak etmek |
Danıma gitmek |
Hayret etmek, Şaşırıp kalmak |
Daş |
Taş |
depişmek |
Huysuzlanarak hareket etmek, kıpırdanmak |
Diğnek |
Deynek, Asa, Baston |
Du |
Dur |
Dumâ (.-) |
Burunun ve boğazın tıkalı olma rahatsızlığı |
duvak sabahı |
Evlilikte ilk geceden sonraki sabah |
e |
E |
Ekseri |
Genellikle |
Emme |
Ama, fakat, lakin |
Encek |
Yavru köpek yada kedi |
evselemek |
rüzgarda savurmak |
Eşkere; eşgeri |
Açıkça |
f |
F |
Fasille |
Fasulye |
feniktirmek |
Genellikle, bir hayvanın bir yere gelmekten vaz geçirmek, yozukturmak |
fentli |
art niyetli (kişi) |
Fışkancak |
Ağaçlarda yeni sürüm uzun filizler |
g |
G |
Gancık |
1) Dişi 2) Hileye başvuran, hilekar, hile yapan |
Gancıklamak |
Hileyle birini aldatmak ve fizikî olarak onu altetmek |
Gandak, gandalık |
Binaların saçaklarının binadan dışarıya taşan kısmı |
Gaplan |
Kaplumbağa |
Garaful; karaful |
Bir şeyin başka bir şeye göre görünmeyen kısmı |
gazgalaç |
Fide dikerken kullanılan ucu çatallı çubuk, dikenek |
Gâdeş (-.) |
Ahret kız kardeş (Kızlar ve kadınlar için) |
Gônümek (-..) |
1) yumuşayarak olgunlaşmak, 2) çok yorulmak |
Gônek |
Gömlek |
Gök |
Başına geldiği kelimeyle belirtilen nesnenin yeşil olduğunu belirtir; a)Gök elma; Olmamış, yeşil, ham elma b) Gömgök tarla: Tarlaya ekilenlerin çok yeşil olması |
Görem (.-) |
Görelim |
Göze |
Çorap gibi yün eşyaların deliklerini örerek tamir etme |
Gözemek |
Göze işlemini yapmak |
Gûvi (.-) |
Damat |
Güce gitme |
Alınma |
Ge |
Gel |
geçme |
bir kişiyi başka birine kötüleyerek anlatma |
Gelêm (.-) |
Gelelim |
Getge, getige |
Getir gel; Getir |
Gidêm (.-) |
Gidelim |
Gidişken |
Kaşıntı, kurdeşen |
Gidişmek |
Kaşınmak |
Goca Adam |
(Genellikle yaşlılar için) kadının eşi, kocası |
Goca Ana; gocana |
Gadeş, Ahretlik, (kankardeş) anası |
goca çay |
Kocabaş Çayı |
Goca Buba |
Gadeş veya aretlik babası |
Goca desti |
Büyük ağızlı iri testi |
Goca garı |
(Genellikle yaşlılar için) Erkeğin hanımı |
goca yel |
lodos |
Gocapaşa |
Büyükpaşa Köyü |
gocuk |
Kalın palto |
Goucu |
Dedikodu yapan kişi |
Goz (-) |
Ceviz |
Gulü |
Hindi |
Gırnata |
Klarnet |
Gıygıdı |
Keman |
Gız |
Kız Evlat |
h |
H |
hadigâri (..-.) |
1) Bu kadar yeter 2)(Şaşkınlıkla) daha fazla olamaz... |
Harana |
Büyük tencere |
hıyallamak |
1. Hissetmek, sezmek. 2. Farkına varmak: Ali bu işi hıyalladı gibi geliyor. 3. Hayal görmek.
|
hışır |
kelek, olmamış kavun |
i |
İ |
iç gönek ( -.) |
Atlet, fanila yerine içe giyilen, amerikan bezinden dikilmiş giysi; içlik |
ilâna (.-.) |
Lâhana |
ilbada |
labada, labada bitkisi |
ilkin |
önceden, eskiden |
ilkyaz |
İlkbahar |
incek |
İnecek |
inge |
yenge |
inkas |
şaka olarak; (inkastan kokuttum) |
irezil |
rezil, utanmaz (Genellikle, kelime başında "r" sesi kullanılmaz, muhakkak bir ön ek alır) |
isi (-.) |
yanmış odun parçası |
isıran (-..) |
Tekne kazımaya veya hamuru kesmeye yarayan demirden yapılmış bir tarafı yassı ve düz, diğer tarafı uzun saplı alet |
ivikleme |
kabuklu şeyleri elle açıp çıkarma; bezelyeleri iviklemek:bezelyelerin kabuklarını soyarak içlerini çıkarmak |
iyreklenmek |
oyalanmak |
işimik (-..) |
Ekşimik |
işlek |
İş atölyesi, Sanat sahibi kişilerin çalışma yeri, işyeri |
iğ |
Türkiye genelinde "kirman" diye de tanınan ve iplik eğirmede kullanılan alet |
k |
K |
kancık; gancık |
1. (Hayvanlarda) dişi
2. Hileye başvuran kişi |
Kapalı bazar |
Pazar (günü); cumartesi ile pazertesi günleri arası |
kapanca |
örme, sığ sele |
Karaful; garaful |
Bir şeyin başka bir şeye göre görünmeyen kısmı |
karagöz |
ilkbaharda suyun bol olduğu yerlerde suyun çıktığı yer |
karamık |
böğürtlen meyvası |
Kavsara |
Ağaçtan çıkarılan şerit şeklindeki ince tahtalardan örülmüş (sepet). |
Kôlük (-.) |
Köy hali, köyle ilgili |
Könkürlemek |
Ortam değiştirmekten dolayı, gevşemek |
Köpen |
Çocuk bezi |
Künge |
Çöp, çöp artığı |
küskü |
bir şeyi kaldırmak için ya da bir şeyleri karıştırmak için kullanılan kalın bir ağaç dalı veya demir bir çubuk |
kekme |
gaga |
Keleter |
İri, derin sele |
Kemre |
Gübre |
Kepir |
Kabarmış yumuşak toprak |
Kesik |
Ekşimiş sütten yapılan peynir |
Kesmik |
Harmanda savrulan tahıldan alınan ve ayrılan kalın saman |
Kevşir |
Ağaçtan oyulmuş su içmeye yarayan kap; ağaç tas |
kirkit |
halı ve kilim dokumada ipleri sıkıştırmak için vurularak kullanılan alet |
kostak |
yakışıklı, güzel |
Kırımsa |
Bir kar yağış şekli; küçük ve hızlı; sanki tek kar taneciği |
l |
L |
Lafa bağdaş kurdurtmak |
Çok düzgün ve kıvrak konuşmak, kişinin kendini dinletmesi |
langadanak (-...) |
(şaşkınlık içinde) aniden (olan bir iş, bir olay) |
Löbet |
Nöbet; 1)Kö löbeti: Köy hane halkının hane sırası ile belirli zamanlarda camiye sofra çıkarması 2) Râmezen löbeti:Ramazan ayında sıra ile verilen, camiye çıkarılan sofra |
lokurga |
böğlek sineğinin sığır derisi altına bıraktığı yumurtanın kurtcuk haline gelip deride kabartı oluşturması |
m |
M |
Manavşır |
Kertenkele |
müzevir |
muhbir, ihbar eden |
Meldin (-.) |
Keten ipliğinden yapılmış kilim |
metel (atmak) |
mani (söylemek) |
meymenetsiz |
suratsız; kendinden bekleneni vermeyen kişi |
mezake |
Eğlence |
Minît (.-) |
Fırına ekmek hamuru taşımak için tahtadan yapılmış veya ağaçtan oyulmuş bir sıra gözden oluşan araç |
Misir |
Mısır bitkisi |
moru |
genellikle, kadın ve kızların birbirilerine karşı hitapları; soru cümlesinden sonra söylenir, (anlamsız bir kelime) |
mıcırık çıkarmak |
(Oyunda) bozgunculuk yapmak, bozmak |
mıymıntı |
uyuşuk, kararsız |
mızlamak |
1) ağlamak, 2) ağlar gibi yapmak |
mızıkmak |
vaz geçmek |
mışmak |
(Çocuk dilinde) oyun oynamaktan vazgeçmek, oyundan caymak |
n |
N |
Nedeşce |
Nişasta |
Nevazil (.-.) |
Nezle rahatsızlığı |
neşât (.-) |
keyif,istek; neşâtı olmaması:keyfinin yerinde olmaması, neşâtının yerinde olması: istekli olması, keyfinin yerinde olması |
nodas |
Lodos rüzgarı |
o |
O |
okuntu |
Davetiye olarak verilen şeker ve mendil gibi şeyler |
oolan; ôlan; oğlan |
Oğul, erkek evlat |
Oyurtmak |
Bir işi yapmamak için oyalanmak |
p |
P |
pantul, pontul |
pantolon |
paspanaklı |
pasaklı, çevresine ve kendine bakmayan, bakımsız, düzensiz kişi |
patlak |
1) suyun çıktığı yer 2) Büyük su testisi |
Pînir (-.) |
Peynir |
Pehlemek (-..) |
Karşı taraf hakkında, gizli veya açık bilgi toplamak |
Perese; perense |
Fide, sebze fidesi |
peş |
Aslı "peh" olan kelime 'Eğik olarak kesilmiş kenar' demektir. |
Peşkir |
Havlu |
Pıransa |
Pırasa |
r |
R |
r, R harfi ile başlayan kelimeler |
Kelimelerin r harfi ile başlaması, köyümüzün konuşma dilinde, genellikle, yoktur. Kelimeler başlarına harf alarak değişir. Örnek: Ramazan(isim)-->Iramadan, Ramazan(ay)-->Iramezen, Recep-->Erecep, razı(olmak)-->ırazı(olmak), Remzi-->İremzi, reis-->ireyis, rende-->irende, radyo--> ıradyo, raf-->ıraf, reçel-->ıreçel, rezil-->irezil,...gibi. |
rappadanak, rap diye |
aniden |
s |
S |
Sabâlan (.-.) |
Sabahleyin |
sadeyağ |
Tereyağı |
sarıvermek |
cinsel tacizde bulunmak |
söbü |
basık, tam daire olmayan, eliptik |
söve, söven |
Tarlayı hayvanlardan korumak için yapılan avluya dikilen her bir kazık |
Sövmek |
küfretmek |
sümdük |
kişinin işe yaramaz bir durumda olması; serseri, uyuşuk |
sürüntü |
kişinin bir işe yaramadan, etrafına zarar vererek kötü bir durumda yaşaması |
Sepi |
Çeyiz |
Sepinmek |
Çeyiz hazırlayarak evlenmeye hazırlık yapmak |
Sepmek |
Çeyiz hazırlamak |
setre |
ceket |
sinmek |
Saklanmak |
siymek; siğmek |
sıvı maddenin bulunduğu yerden incecik çıkıp, fışkırarak akması |
siyt |
Seğirt; koş |
sudan geçme |
yıkanma |
sıkı |
pinti, elinden bir şey alınamayan kişi |
t |
T |
Taklim |
Takvim |
Tâla * (-.) |
Tarla |
Tehlemek |
Karşı tarafı,bilgisi dışında izleyerek, gözlemek |
Tekmek |
Değmek, dokunmak |
tille |
hayvanları bağlamak için kullanılan ip |
tırka |
Kapının kapalı durması için kullanılan düzenek |
Tırlamak |
Koşarak kaçmak |
u |
U |
Urba |
Elbise |
v |
V |
velveleye vermek |
gereksiz yere bir şeyleri öne atarak dikkati dağıtmak |
y |
Y |
Yal |
Köpek yiyeceği olarak, değişik artık yiyeceklerden, hazırlanan sıvı karışım |
yalabık |
kaygan yapıda olamak |
yangabız |
Sahtekar; bir işi,zor grldiği için, yapmaktan kaçınan kişi |
Yapâm (.-) |
Yapalım |
yarcanmak |
çekinmek |
Yarmak |
1) Çoçuğu memeden ayırmak
2) Tavuğun civcivlerini kendine bağımlı olmasından ayırması, serbest bırakması |
yartmak |
Bitkilerde filizin gövde ile birleşme yerinden koparılması |
yastaç |
Yuvarlak, tahtadan yapılma, ayaklı ve üzerinde hamur açılabilen düzenek |
yavuklu |
nişanlı |
yavız |
güzel, iyi |
Yağmur çoğacı |
Yağmur yağmadan önce, havanın sıkıntılı, sıcak olması durumu |
yüksünmek |
çekinmek |
yüksürmek |
bir isteğini yerine getirtmek için ısrarla istemek, zorlamak |
yozukmak |
Bir yere gelmekten, bir yerde bulunmaktan vazgeçmek |
z |
Z |
zöbek |
koçan |
zebil (olmak) |
perişan (olmak) |
Zelve |
Koşum hayvanının boyundürükten sıyrılmasını engelleyen ve boyundürüğün uçlarına takılan sopa |
Zıngıldamak |
Sallanmak, hareket etmek, kıpırdamak |
zıngıldayıp gitmek (gelmek) |
bir şeyi götürmesi (getirmesi) gerekirken, eli boş olarak gitmek (gelmek) |
zıngılkoç |
tahtaravalli; bir kazığın üzerine konan çatala takılan sırığa asılarak döndürülen oyuncak |
ş |
Ş |
şarpa |
eşarp; başörtüsü |
şîtan Arabası (-.) |
Bisiklet |
şeremet |
Yaramazlık yapan çocuk, şımarık |
şitan (-.) |
Şeytan |
şılak |
Parlayan, Parlak şey |
şıptık |
Terlik |
ı |
I |
ırgalamak |
1) Bir şeyi sallamak, 2) İlgilenmek |
Deyişler :
Köpek külahı ne yapacak, tin tin ederken düşürür |
Bir işe layık olmayan, o işi sürdüremez, devam ettiremez. |
Kulak şapırdatmak |
Duyduğu, anladığı bir şeyle ilgilenmemek |
Üstüne çekmek |
Alınmak |
Kız çekmek |
(Ergenler için) Kız kaçırmak |
Şitanın kıç baca |
Şeytanın kıç bacağı: çok bilmiş, çok yaramaz |
|
|
Daha aklımıza gelmeyen ve günlük hayatta kullandığımız kelimeler mutlaka vardır.Bu konuda bildiklerinizi bize mail yoluyla bildirebilirsiniz. Kaynak ve derleme :Hüseyin BAYRAM |
Sayfa Başı